Sapanca Ultra 40K 2019

Özlenen Patikalar

Mart ayında koştuğum runatolia maratonu sonrası hem kronikleşen sol diz sakatlığımın tekrar ortaya çıkması hemde aşil tendonumun kopma eşiğine gelmesi koşuya bir 2-3 hafta ara vermem ile sonuçlanmıştı.

Sakatlık geçirip koşamayanlar iyi bilir düzenli spor yapan insanlar bir anda bu kültürden mahrum kalınca depresyona girerler😀Bende bu süreci biraz depresyon biraz daha yüzme ile haşır neşir olup akabinde daha yumuşak jok larla koşuya tekrar başlayarak tamamladım. Nisanda Ankara yarımaratonu ve Mayıs ayında gordion yarımaratonu nu yarış şeklinde olmasa da koşu gurubundan bir arkadaşıma pacer lık yaparak rahat bir şekilde sakat yerlerimi dinleyerek geçiştirdim. 19 mayıs da her sene geleneksel hale getirdiğimiz Samsun yarımaratonu nu yarış şeklinde koşmak istesem de sakatlık dönemim ve antrenmansızlık buna müsade etmedi ve yarış parolası ile başlayan koşu, gurup arkadaşıma 1: 49 ym koşturma görevine dönüşüverdi.

Ancak tam olarak sebebini anlayamamakla birlikte yol yarışlarından bir türlü keyif alamıyordum. Bırakın yarışı yol üzerinde jok atmak bile irreti etmeye başlamıştı beni. Varsa yoksa orman patika taş toprak istiyordum. Her hafta düzenli orman koşusu yapmama rağmen genede yeşil özlemi çekiyordum. Yeşil yeşil yeşil🤑

Gerçekten de yeşilin insan üzerinde dinlendirici etkisi su götürmez bir gerçek bunu şehrime döndüğümde bir kez daha anladım.

Ekim kapadokya ultra trail den bu yana hiç arazi yarışına katılmamıştım ve artık beni o yeşile doyuracak yarış da bir an önce koşmak istiyordum. Tam bu arada şirketin koşu gurubu Sapanca ultra ya kayıt yaptıralım mı fikrini ortaya attı. Hatta birkaç ı direk kayıdını yaptırdı. Bende koşu gurubumuzdaki birkaç arkadaşı gazlayarak kayıtlarını yaptırmalarına vesile oldum. Ancak kararımızı 3 hafta kala vermiştik bu yüzden 60 k hazırlık antrenmanı şansımız kalmamıştı. 40 k da karar kılarak kayıt işlemimizi tamamladık. Hemen hafta sonuna bir uzun sıkıştırma işine girip kadim dostum Ankara yalıncak ormanında ufak bir yarımaratoncuk koşarak ilk ve son uzun antrenmanımı tamamlamış oldum. Bundan sonraki koşularımın büyük bölümünü patikada yaparak ayağımı toprağa alıştırdım. Son haftalarda yaptığım uzun koşuların etkisi olmayacağından 3-4 saatlik düşük nabızlı bisiklet sürüşleri yaptım(dn: bisiklet sürmek koşmak dan çok daha eğlenceli 👌).

Here we go…

Sapanca ya gurubumuz dan 4 arkadaş araba ile gitmeye karar verdik ve öğleden sonra yola çıktık. Ankara dan çıkıp Bolu da bir abimizin eşine yaptırdığı 1 tepsi böreği 4 kişi 3 dk da yutarak carb loading yaptık😋Bolu dağında başlayan şiddetli yağmur bizi kara kara düşündürmeye başladı. Herkesin aklında aynı soru; ya yarışta da böyle olursa, ya o caanım patikalar bataklığa dönerse, ya o güzelim yeşillikler koşamayıp bata çıka zar zor yürüyeceğimiz bir eziyete dönüşürse…Kafamızda deli sorularla sapanca kavşağını kaçırıp Kocaeli den döndük. İyikide öyle yapmışız inanılmaz güzel ve yeşil bir yoldan geçip yarış alanına vardık. Bilindik markaların stantlarını turlayıp zorunlu malzemelerimizi kontrol ettirip yarış kitlerimizi aldık. Yarış tshirt ü oldukça güzeldi NG otelin ikramları içinde ayrıca teşekkürler.

Makarnalarımızı aldıktan sonra yarışın teknik toplantısını dinlemeye koyulduk. Rota hala çok net değildi geçen senelerde herkesin muzdarip olduğu arı sıkıntısından kurtulmak için rotada ufak tefek değişiklikler yapılmış.

Sapanca Ultra 40k eğim grafiği

Saman dağlarının Sapanca gölü ile buluştuğu noktadan başlayan parkur soğucak yaylasına kadar çıkarıp paralel bir yoldan tekrar yarışın başladığı kırkpınar kürek sahiline dönülecek şekilde hemen hemen ilk 20 km yaylaya kadar çıkış sonra 20 km sürekli iniş şeklinde geçen bir parkur hazırlamışlar. Zaten eğim grafiğine bakınca açıkça belli oluyordu hatta saate attığım eğim parkuru daraltınca çok daha komik gözüküyordu⛰️

Rest İn Peace

Yarış brifingi bitince bulduğumuz ufak bir pansiyona doğru yola çıktık. Sahra motel deki arkadaş gerçekten çok yardım severdi odalarda gayet güzeldi. Kahvaltı 7 de başlayacaktı. Ne tesadüf yarışında 7 de başlayacak olması bizi yoldan kahvaltılık bir şeyler almak zorunda bıraktı. Saat geç olduğundan sadece sabahtan kalma simit ve adı sanı duyulmamış bir vişne reçeli bulabildik. Otele geçip 3 kişi odada 1 kişi arabada yatacak şekilde bölgeye konuçlandık. Gece arabada kalan hariç kimse uyuyamadı tabi. Bu bir yarış öncesi geleneğidir o gece çok yorgun da olsan uyku tutmaz. Yerini yadırgarsın, yarışı düşünürsün, heyecanlanırsın, döner durursun. Velhasıl bizde aynı şekilde yol yorgunu yatıp daha yorgun şekilde uyandık ve geceden hazırladığımız üniformalarımızla malzemelerimizi tekrardan kontrol edip arabamıza bindik ve yarış alanına doğru yola çıktık.

Sapanca ultra 40k

Yarış alanına vardığımızda koşucuların büyük bölümü hazırlanıyordu. Gece çok yağmur yağmasına rağmen sabah hava açık ve güneşliydi. Hepimiz sağanak yağmurda koşacağız şeklinde şartlanıp yağmurluklarımızı ve şapkalarımızı çantalarımıza doldurmuştuk. Koştuğum en ağır çanta açık ara buydu, bir gün önce yolda gelirken gördüğüm sileceğin yetişemediği yağmur beni tırsıtmıştı. Hayatta kalma içgüdüsüyle ne bulduysam attım çantama. İzmit den gelecek iş arkadaşlarımızla haberleşip start noktasını tarif ettik. Geldiklerinde dünkü yarış brifingindeki önemli noktaları paylaşıp sularımızı doldurduk ve yarış tag ının altında yerimizi aldık.

Hep beraber başlamak çok güzeldi iş hayatındaki zorlukların üstesinden beraber gelip patikalarda ki zorluklara da beraber adım atacaktık. Yaklaşık 200 kişilik bir 40 k koşan gurup beraber start aldık. 60k cı lar bizden 1 saat önce başlamışlardı. 6k ve 13 k koşacaklar ise 2.5 saat sonra başlayacaklardı.

Yarış tam 7 de başladı. Koşu sonrası soğuma yapmayı ihmal etmesem de koşu önce ısınma yapmam. Bunun yerine koşuya çok yavaş başlayıp ısındıktan sonra normal seyrime geçerim. Bu seferde aynı şey oldu gurupca göl kenarından parke taşlar üzerinden bizi saman dağının zirvesine çıkaracak kadim asvalta doğru yola koyulduk.

Gizlenen fotoğrafçıyı teşhir ederken😉

Göl kenarındaki yolun bitiminden küçük şirin bir demir köprüden geçerek parkın içinden yola çıktık. Bizi dağlara götürecek asfalta ulaşacağımız köprünün altından geçip koşanların keşke benim olsa dediği villaların yanından geçip ağaçların arasına daldık.

Keşke bizim olsa…

İlk 4 km sakin bir tempoda geçti arkadaşlarla şakalaşarak çevredeki yerleşkelere bakarak doğanın güzelliğinden bahsederek biz aslında yaşamıyoz şuralara bak hayat bu mottosu ile lay lay lom bir 4 k sonrası duvar gibi bir tırmanış karşımıza çıktı. Tırmanış dediysem öyle yoldan falan değil çoğu kişinin ellerini de kullanarak çıkabildiği ölmüş yaprak çürümüş bitki kalıntılarıyla ve gece yağan yağmurla karışmış, kaygan bir çıkış. Arazi ayakkabısı olmayanlar burada patinaj çekip durdular. İşte tam burada eski trakingci yeni ultra maratoncu ben kendi arkadaş gurubum dan ayrılıp tempolu bir şekilde çıkışa başladım. Nedendir bilmem tırmanmak bana hep çok eğlenceli ve kolay gelir çok hızlı tırmanıp çok az yorulurum. Bunu eskiden çıktığım dağ tırmanışı gezilerinden kalma bir özellik olarak nitelendiriyorum, tabi birazda zayıf olmamın avantajı var. Genelde yarışlara bu kadar hızlı başlamam ancak bu sefer yarışın tırman in şeklinde olması, çıkışlarda yorulmamam ve inişde dizimdeki sakatlığın tam olarak geçmemesine dayanarak yavaş ineceğim için çıkışlarda hızlanmamın bir mahsuru yoktu.

Dik duvarı geçip bir süre single track patikalardan geçtikten sonra tekrar asfalta çıktık. Etrafımızda üzerimizi örtecek ağaç kalmadığından kabak gibi güneşin altında kalmıştık🤒😥 Tüm yarış boyunca en çok bu 500 mt de terledim. Cızırdayan trafodan sola dönüp tekrar ormana girdik. Ormanın serinliği ve yeşili beni o kadar güzel kucakladı ki az önceki sıcağın hissiyatını tamamen unuttum. 8.km deki ilk cp ye geldiğimde sularımı boşaltıp yenisiyle doldurdum biraz elimi yüzümü yıkadım sırtımdan da biraz su döküp yola devam ettim. Tempomu biraz artırmıştım, öyleki kadınlar birincisini yakaladığımı görünce istemsizce tempomu düşürdüm(dn:kendisi kadınlar 2. siymiş) 2. Cp ye kadar koş yürü şeklinde tempolu bir şekilde tırmandım. Hayatımda gördüğüm en güzel cp idi meyveler tatlı tuzlu kurabiyeler vb kasaların içine konmuş şirin bir yazlık manavı gibi gözüküyordu. Burada baya zaman harcadım yaklaşık 5 dk civarı durdum. Sanırım elma hariç her şeyden biraz yedim. Sularımı gönüllü arkadaşlar doldururken ben avuç avuç kiraz yedim(umarım geriden gelen koşuculara kalmıştır🙄) Bu cp aynı zamanda 40k ve 60k ayrım noktasıydı. Biz düz devam ederken 60 k koşacaklar sağdan devam ediyorlardı. Saatime baktığımda buranın dağın zirvesi olduğunu farketdim buradan soğucak yaylasına kadar inişli çıkışlı koşulabilir bir yol vardı. Benim yarışın en beğendiğim yeri burasıydı. Yanımızdan akan dere yeşilin her tonu buradaydı. 2. Cp ye gelmeme az bir süre kala ekip arkadaşlarımdan bir tanesi beni yakalamıştı. 2.cp den beraber çıktık.Sırf buradaki güzelliği tek başıma yalnız yaşamak için hızımı artırıp onu tekrar geçtim ve soğucak yaylasına kadar önümde arkamda kimseyi görmeden koşmaya gayret ettim. Sırf bu 4-5 km için bile katılırdım bu yarışa.Bu bölüm bende koşarak geçtiğim için biraz vicdan azabına sebep oldu. Aslında biz koşuculara hep olur böyle şeyler genelde kimsenin kolay kolay gidip göremeyeceği güzelliklerin yanından hızlıca geçip gideriz. Bir ara buraya gezmeye de gelmeliyim diyerek🙁 Soğucak cp ye gelmeden önce bir dereden geçip yaylaya doğru 1 km civarı çıkmak gerekiyor dönüş de bu 1 km yolu tekrar inip dereden geçip devam ediyorsunuz. Normalde ayağımın ıslanması konusunda hassasımdır. Yağmurlu havalarda ayağımın ucu ıslansa konforsuz hissederim. Ancak bileğime kadar dereden geçmek o soğuk suyun ayağıma dolması o kadar güzel hissettirdi ki bana, bunu şimdiye kadar neden yapmamışım sorusunu sordum hendi kendime yarışın geri kalanında.

Dere geçişinden 10 sn önce

Dere geçişinden sonra yayla cp ye 1k civarı tırmanma var bu tırmanıştan sonrada Türkiye nin en güzel manzaralarından biri çıkıyor karşınıza Soğucak yaylası. O kadar sık bir ormandan gelip böylesine açık bir alan görmek insanda çok garip duygular uyandırıyor. Burası yarışın en zor noktalarından biri sayılır genelde bu noktalar insanların karar verme yerleridir. Bir 20 kilometre daha koşabilir miyim sorusu buralarda gelir akıllara. Tam bu sorularla bunalmış kafaları ferahlatmak için çok güzel bir olaydı bu yayla. Cp gayet güzeldi, bütün cp ler deki gönüllü arkadaşlarda gayet yardımsever ve güler yüzlüydüler. Zaten onlar olmasa bu yarışları çok küçük bir azınlık tamamlayabilir. Bu cp de abartısız 1 tabak cips yedim. Adamlar yeni paket açtılar benim için. Bu cips işi çok tuttu bende çok güzel bir tuz kaynağı oldu. Resmen ağzımın tadı geldi. Bıkmıştım jellerin şekerinden. Bir 3-4 dk da burada oyalandıktan sonra gurup dan diğer arkadaşım cp ye geldi. O gelince bende ona yer açarak ayrıldım. İniş de bir diğer arkadaşımı gördüm. Cp ye az kaldığını söyleyerek devam ettim. Dere geçişine tekrar geldim bu sefer 3 adımda geçebileceğim derenin içinde biraz daha vakit geçirebilmek için 7-8 adım atarak ayaklarımı iyice ıslatarak geçtim. Soğuk suyun etkisi muazzamdı. Çantamda telefonum olmasa komple yatardım dereye. Zaten maximum 1 km içinde ayaklarınız tekrar kuruyor. Bu konuda salamon sense ride larımın hakkını vermeliyim suyu çok iyi tahliye etti ve iniş çıkış sırasında en ufak bir kayma yaratmadı.

Aslında yarışın en zor kısmı bitmişti bundan sonrası hep yokuş aşağı idi ancak bu benim için en zoru anlamına geliyordu. Tırmanırken ne kadar iyiysem inerken o kadar kötüyümdür. Hem dizimin hafif hafif yoklayarak “im still here” demesi hemde patikada inerken biraz hızlanınca hep düşecekmişim hissiyatına kapılmam. Hep yere bakar çok taşlık düşersem kesin sağım solum kırılır derim bir tık yavaşlarım. Bu seferde öyle oldu çok kontrollü şekilde ve sakin indim dik inişlerde yan dönüp yürüyerek indim. Hal budur ki önce birkaç koşucu daha sonra bizim gurup dan diğer 2 arkadaşım inişlerde beni geçtiler. Toprak kayması olan zeminde borulu yerden değilde yukarı tırmanıp alternatif yol bulurum çabam sonuçsuz kalınca tekrar geri dönüp borulu yerden geçtim😊Burada baya bir süre ve efor kaybettim.Ancak trail yarışlarından tamda beklentim böyle şeyler aslında. Ne kadar ellerimi kullanırsam ne kadar kaybolursam ne kadar sağım solum çamur olursa o kadar kendimi doğaya ait hissediyorum. Son zamanlardaki trail yarışlarına yoğun talep olmasını bu gerekçelere bağlıyorum. İnsanlar asfalttan betondan uzaklaşıp doğanın içine koşuyor. Çünkü zaten doğadan kopup gitmiştik betona asfalta. Şimdi sadece içgüdülerimizin gereğini yapıp ait olduğumuz yere dönmeye çalışıyoruz…

30.km lerde iniş biraz daha düz bir hal aldı ve yol gözüme daha düz gözüktü buna mütakip hızımı artırıp az önce beni dik inişlerde geçen birkaç kişiyi tekrar geçip son cp ye vardım. Bu sıcakta cp de buz gibi su olması beni çok şaşırttı. Gönüllü arkadaş sularımı doldurdu ve kalan buz gibi suyu sırtımdan aşağı döktü. Başka zaman yapılsa kavga sebebi olan bu davranış orada sevgi emaresi olarak kayıtlara geçti ve taktir topladı. Ayakkabımda ki taşları çıkartıp elimi yüzümü soğuk suyla yıkadıktan sonra single track jungle a girmiştim. Bu parkur aynı zamanda 13 k yarışçıları nın da parkuruydu ve tersten geldikleri için parkurda sık sık karşılaşıyorduk. İlk 500 mt güzel olan patika bir anda dik inişli bir yola dönüştü. Kabus benim için yeniden başlamıştı. Sevmiyordum bu inişleri biran önce bitsin istiyordum. Bu inişler sırasında 2 kişi geçti beni daha doğrusu single track olduğu için durup geri çekilip ben yol verdim ikisine de. Teşekkür edip geçtiler beni. Ben yürüyor onlar yaldır yaldır koşuyorlardı. Neyse ki 1km civarı sürdü bu işkence nispeten daha düz bir yola çıktık. Düz yola çıkar çıkmaz bir köşe döndük ve oraya mevzilenen fotoğraf cı herkesi olduğu gibi beni de gafil avladı.

Revenge of the photographer📸

Fotoğrafcı yı başarısı için tebrik edip yoluma devam ettim ve toprak yoldan bizi tekrar gölün kenarına götürecek asfalt yola tekrar indik. Hızımı bir tık artırıp devam ettim. Saatim 37.km de olduğumu hatırlattı. Finishe 3 km daha vardı. Son yokuş inişinde beni geçenlerden birini tekrar yakaladım biraz kötü göründü gözüme. İyimisin diye sorduğumda fotoğrafcı ya poz verirken bileğimi burktum dedi. Bende bilek burkulmasından çok muzdarip biri olarak acısını anlayıp ona içimden şans dileyerek devam ettim. Yaklaşık 500 mt ilerde diğer geçen arkadaşı yakaladım oda biraz bitkin gözüküyordu. Single track de yapılan artisliğin düz yolda özrü olmaz diyerek yoluma devam ettim😂Bundan sonrası düz bir yoldu. Yaklaşık 500 600 mt ilerde guruptan arkadaşımı görebildim. Ona yetişemeyeceğim için arkamdaki de bana yetişemeyeceği için hızımı biraz düşürüp finishe kadar bu tempoda devam ettim. Ayakkabılarım arazide ne kadar iyiyse asfaltta da o kadar rahatsız hissettirdi. Bir kez daha kapadokya yı bunlarla koşamayacağımı anladım. Son 2 km kala hemen arkamda ayak sesleri duydum. Geriye dönüp baktığımda birinin çok hızlı şekilde yaklaştığını fark ettim. Ancak bu noktada yapabileceğim bir şey yoktu. O hızda birisine istesem de yetişemezdim. Bana 1 mt kala tekrar baktım ve gelen kişinin 60 k birincisi Murat Kaya olduğunu fark ettim. İnanılır gibi değildi 60 km koşup yanımdan 3 pace civarı geçip gitti. Sadece çok kısa bir selamlaştık Murat abiyle. Kendisini tanıyanlar bilir çoğu parkur rekoru onundur ve bir o kadarda mütevazıdır. Yarış sonrası uzun uzun sohbet ettik. Güzel adamsın var ol Murat abi

Ultra Murat Kaya

Murat abinin geçip gitmesi beni motive etmişti artık göl de gözüküyordu köprü altından tekrar geçip demir köprüye oradan da bitiş çizgisine giden son 700 mt beton yola çıktık. Önümde arkamda kimse olmaması rahat bir finish yolu sağladı bana. Finish tagına varmadan saatime baktığımda 4 saat 38 dk olduğunu gördüm. Zaten 5 saat civarı bir süre hedeflemiştim.

Nedemek 40 k üstüne 700 mt de parke taşında koş

Sonuç olarak 4:39:11 ile finish tagından geçip yarışı ağrısız sızısız sağlıklı bir şekilde bitirdim. Strava 4 saat 29 dk çıkardı hareketli saati buda demektir ki cp lerde totalde 10 dk harcamışım😊

Canım sağ olsun deyip biraz su içtikten sonra 2 bardak çorba ile kendimi şımarttım.Bitiren gurup arkadaşlarımı bulup onlarında sorunsuz şekilde bitirdiğini öğrendim. Madalyamı ve suyumu almak için standa gittim.Bu sene gayet güzel bir madalya verdiler limit sensin bu konuda gayet başarılı.

geç bakalım arkadaşlarının yanına

Biraz esneme yapmak istiyordum ama bir taraf dan göl beni çağırıyordu. Zaten beklenen yağmurda başlamıştı. Daha fazla dayanamadım ve bu çağrıya cevap verdim. Sadece çantamı ve atletimi çıkartarak göle attım kendimi. Göl gayet sıcak ve temizdi. Dışarıdan bakınca rahatsız edici gözüken ot ve bitkiler suyun içinde o kadarda sorun oluşturmuyordu. 15 dakika kadar yüzüp suyun içinde esneme hareketleri yapıp vücudumu soğuttum. Göl bütün yorgunluğumu almıştı, üzerime yağan yağmur ancak film sahnelerinde karşılaşılabilecek göl manzaralarından birini yaratmıştı. Hiç ayrılmak istemesem de biraz yağmurun azalması birazda makarna sırasının artmaya başlamasıyla birlikte istemsizce sudan çıkıp ortama karıştım.

loch ness lake monster

Gölden çıkıp makarna sırasına geçince guruptan diğer bitiren arkadaşların olduğunu fark ettim. Hepsi sağlıklı bir şekilde yarışı tamamlamışlardı. Yemek yedikten sonra parkurun son km lerini koşan işyerinden arkadaşlarımızı karşılamak için birkaç km kadar piste geri döndük ve son 1-2 km lerini birlikte koştuk. Bu son km lerdeki destekler gerçekten çok önemlidir. Ultracı ultracının halinden anlar. Herkesin yarışı sıkıntısız bitirmesi en büyük kazançtı. Kimse DNF olmamış sakatlanmamış ve tam tatmin duygusuyla yarışı bitirmişti. Bu mutlulukla , sıradaki koşular planlanıp yavaştan da vedalaşılıp dönüş yoluna doğru yola çıktık.

Geriye yeşile doyduğumuz tüm beklentilerimizi karşılayan bizi bir günlüğüne de olsa bütün sıkıntılarımızdan uzaklaştıran güzel bir yarışı daha ekledik zihnimize.

Organizasyonu değerlendirecek olursam;

Parkur zaten doğası ve manzarası gereği fevkalade. Gönüllüler 10 numara. İşaretlemeler gayet yeterliydi. Cp ler gayet güzel ve iyi dizayn edilmiş. Tshirt ve madalya çok hoştu. Yarış bitimindeki çorba çok lezzetliydi.

Eksiklikler çok önemli şeyler olmadığından yazmaya gerek bulmuyorum ve Limitsensin ekibine birkez daha teşekkür ediyorum.

Seneye tekrar görüşürüz.

Meriç Aşer

Sapanca Ultra 40K 2019” üzerine 2 yorum

maratonkardesliktir için bir cevap yazın Cevabı iptal et